POP ART
Pop art, 1950’lerde, özellikle ABD ve İngiltere’de soyut dışavurumculuğa tepki
gösteren genç sanatçıların 1960’larda bir akım haline getirdikleri sanat
türüdür. İngiltere ve ABD’de değişik koşullarda ve birbirinden bağımsız olarak
ortaya çıkmıştır.
Marcel Duchamp’ın 20. yüzyıl başında
hazıryapım nesneleri bağlamları nedeniyle sanat eseri olarak sunmuş olması, pop
sanatçılarının popüler kültür imgelerini benzer bir motivasyonla sunmalarında
etkili olmuştur.
İngiliz pop sanatı, Richard Hamilton’ın etkili olduğu bir
dönemle başlar (1953-1957); Peter Blake,Roger Coleman gibi geç resimsel soyutlama tarzına yakın eser
veren sanatçılarla devam eder (1957-1961), 1960’lardan sonra figüre geri
dönülür.en sonunda pop art sanatı olur.
Amerikan pop sanatının ilk temellerinin soyut dışavurumculuk ile
popüler imgeleri birleştiren Jasper Johns ve Robert Rauschenberg tarafından atıldığı
söylenebilir. Sonrasında önemli sanatçılar arasında Andy Warhol, Roy Lichtenstein, Claes Oldenburg vardır.
Popüler kültür imgeleri kişisellikten arındırılmış bir şekilde sunulur; örnek
alınan modellerin anonim kimliklerinden çok uzaklaşılmaz.
Türkiye’de pop sanatı Andy Warhol akımıyla onun adını taşıyan
stili ile ilk olarak izlerini bırakmaya başlamıştır. Fakat bu çizgiye sadık
kalmak kaydıyla o çizginin dışına 2000’lerden sonra genç kuşak sanatçılar
çıkmayı başarmış, çoğul ve renkli görünümlerin yerine daha sade ve net tekil
renkler yerini almaya başlamıştır. Bu çizgiye çıkanlar çok ender sayılabilecek
sanatçılardır. Pop sanatının ülkemizdeki tekil renk temsilcilerinden biri olan
Ümit Bilgen (1979) alanında bir ilke imza atmış, siyah ve beyazın uyumunu bu
sanata renklerin dışında uyarlamıştır. Sanatçı eserleri çoğul renklerden ziyade
daha sade ve simetrik renkler olan siyah ve beyaza dönüştürmüştür. Bu anlamda
Türkiye’de renk kombinasyonlarının çokça kullanıldığı stilden siyah beyaza
uyarlanması ise oldukça sıradışıdır. Bu sıradışılık eserlerin farklılığında ve
kullanılan materyalde kendini belli eder.


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder